Burası Ankara.
Çilesi,kederi bol sana.
Yaşlanmıştır,yıpranmıştır
karşısına geçip sorsana.
Dayanamazsın zor sana,
uzun ince bir yol sana,
Dikmen çöplüğü ve Kaygı
burası Başkent Ankara.
Yürüdüğüm sokaklarında,
bana sunulan sofrada,
pek farklı bir manzara,
sayılmaz aslında,
payitahtın altında,
güzelliğin ardında,
çirkinliğini görürsün sen,
perdenin arkasında.
Bulamadım belki yolumu,
derki dostum
tutup kolumu,ileriki
sokak cehennemin dibi.
Yaşadığım şehir
Dostluğa balta sapladı ki!
Menfaatlerden çok sıkıldım!
Çoğu insan yalnız,
Kartları düzgün oynayın!
Oynayın oyunu oynayın,
boyuna doymayın.
Ve dinlen
Bıktığın bu caddede
Görmezden gel külfeti,
marifeti siyasi havası boğdu
yoktu bunun tarifi,
çözülemedi bu denklem
anlasam bir halini,
Kaygının yaşadığı yer,
temsilimdir Dikmen.
Bunu gerekir bilmen,
çünkü sesim size sürekli
buradan hükmeder.
Devam eder test,
bıkma,etme pes.
Sıkma,atma es geçme,
kendin becer
gereksiz protez.
Çare değil ricat etmek,
hayvanlık bak rica etmek.
İmkansızdır burada mutluluktan
kar etmek…
Bir rüzgar esti soğuk havası.
İnsanları da cabası..
Kabası budur memleketin..
Çocuğun elinde
sapanı yerine sopası.
Yaralanır ruhlar sanki
şehrin şakası bu.
Kiminin koşup,kaçası gelir..
Çekemez bu kaderi.Bileği
bükülen bitmesini ister,
Son bulmasını ister.
Sitem duydum,buyurdum.
İstersem durup,vururdum.
Kendime
sağladım otorite,
bağladım fatalite dedim.
Şehir beni içine (çekti).
Zehir benim içime(girdi).
Siyaset çok yapıldı.
Parlamento iyi kapıştı.
Politika çok şaşırttı.
Partiler hep yarıştı.
Vekiller çok şaşırmış.
Demagoji iyi şaşırttı,
iyi şaşırttı,iyi şaşırttı.
Kozmos gazve ve kayıptan ibaret.
Fezada yazılı biraderlerin derler mozole.
Akla gelir genosit,
evet gündemde jenosit,
ateşkes için daha
çok gerekli kesit.
Patlayıcılar daimi.
Kayıplar bir hayli mi?
Yok ki canımızın değeri,kıymeti…
Kıyameti bekleyemem ben.
Serveti dünyanın iyiler midir?
Sorunun cevabını bulamadım,
yoksa esirler midir
Çilesi,kederi bol sana.
Yaşlanmıştır,yıpranmıştır
karşısına geçip sorsana.
Dayanamazsın zor sana,
uzun ince bir yol sana,
Dikmen çöplüğü ve Kaygı
burası Başkent Ankara.
Yürüdüğüm sokaklarında,
bana sunulan sofrada,
pek farklı bir manzara,
sayılmaz aslında,
payitahtın altında,
güzelliğin ardında,
çirkinliğini görürsün sen,
perdenin arkasında.
Bulamadım belki yolumu,
derki dostum
tutup kolumu,ileriki
sokak cehennemin dibi.
Yaşadığım şehir
Dostluğa balta sapladı ki!
Menfaatlerden çok sıkıldım!
Çoğu insan yalnız,
Kartları düzgün oynayın!
Oynayın oyunu oynayın,
boyuna doymayın.
Ve dinlen
Bıktığın bu caddede
Görmezden gel külfeti,
marifeti siyasi havası boğdu
yoktu bunun tarifi,
çözülemedi bu denklem
anlasam bir halini,
Kaygının yaşadığı yer,
temsilimdir Dikmen.
Bunu gerekir bilmen,
çünkü sesim size sürekli
buradan hükmeder.
Devam eder test,
bıkma,etme pes.
Sıkma,atma es geçme,
kendin becer
gereksiz protez.
Çare değil ricat etmek,
hayvanlık bak rica etmek.
İmkansızdır burada mutluluktan
kar etmek…
Bir rüzgar esti soğuk havası.
İnsanları da cabası..
Kabası budur memleketin..
Çocuğun elinde
sapanı yerine sopası.
Yaralanır ruhlar sanki
şehrin şakası bu.
Kiminin koşup,kaçası gelir..
Çekemez bu kaderi.Bileği
bükülen bitmesini ister,
Son bulmasını ister.
Sitem duydum,buyurdum.
İstersem durup,vururdum.
Kendime
sağladım otorite,
bağladım fatalite dedim.
Şehir beni içine (çekti).
Zehir benim içime(girdi).
Siyaset çok yapıldı.
Parlamento iyi kapıştı.
Politika çok şaşırttı.
Partiler hep yarıştı.
Vekiller çok şaşırmış.
Demagoji iyi şaşırttı,
iyi şaşırttı,iyi şaşırttı.
Kozmos gazve ve kayıptan ibaret.
Fezada yazılı biraderlerin derler mozole.
Akla gelir genosit,
evet gündemde jenosit,
ateşkes için daha
çok gerekli kesit.
Patlayıcılar daimi.
Kayıplar bir hayli mi?
Yok ki canımızın değeri,kıymeti…
Kıyameti bekleyemem ben.
Serveti dünyanın iyiler midir?
Sorunun cevabını bulamadım,
yoksa esirler midir